Kayıtlar

Eski Yazılarım 5 (15.12.2015) (KABİLİYETLERİNİN PEŞİNDEN GİT )

KABİLİYETLERİNİN PEŞİNDEN GİT (15.12.2015) ‘Bediüzzaman’ unvanının Risale-i Nur’a ait olduğunu söyler Bediüzzaman! ‘Bedi’ eşsiz,özgün mânâlarına geliyor. Risale-i Nur’un beni her konuda çok etkilemesinin sebebi bu. Alışılagelmişin dışında, kendine ait özgün ve çok etkili açıklamalar getiriyor olması. Bir tanesi de  dua  meselesi… Duayı üç çeşide ayırır. Ve çoğunlukla kabule mazhar olan en kuvvetli sınıfı olarak ‘istidad lisanı’ ile yapılan dua olduğunu söyler. İstidad, bir şeyin oluşması için Allah’ın koyduğu fıtrî meyil,kabiliyet mânâsına geliyor. Bunu da bir dua çeşidi olarak zikrediyor Bediüzzaman. Mesela bütün çekirdekler, tohumlar bu istidad diliyle dua ederler ki: “Senin nukuş-u esmanı mufassal göstermek için, bize neşv-ü nema ver, küçük hakikatımızı sünbülle ve ağacın büyük hakikatına çevir.” Yine su, ısı, toprak ve ışık, çekirdek etrafında bir vaziyet alarak “Bu çekirdeği ağaç yap, yâ Hâlıkımız!” diye dua ederler kabiliyetleri diliyle. Yani ağacın oluşması da bir duanın

Eski Yazılarım 4 (06.10.2015) (Hayvan Kafası Kesmek ve Sonsuz Merhamet)

HAYVAN KAFASI KESMEK VE SONSUZ MERHAMET! (06.10.2015) Küçüklüğümden beri Kurban Bayramlarını çok fazla kesim alanında geçirdiğimi söyleyemem. Dolayısıyla kafa kesim anlarına pek şahit olmadım. Fazla kan veya ceset görmemiştim. Tâ ki bu bayrama kadar… Geçtiğimiz bayramda hiç görmediğim kadar ceset, kan, kafa kesimine şahit oldum. Gerçekten başlarda bir hayli zordu. Pek çok canlı boğazı kesilerek gözlerimin önünde can veriyordu. Kanlar akıyor, cesetler parçalara ayrılıyordu. Niye kesiliyordu ki hayvanlar? Merhamet-i İlâhiye’nin şefkatinden taşmamam gerektiğinin farkındaydım.Ama cevaplarda aklın gıdasıydı. Aslında kurban olan hayvanlara cismani bir vücud verilip, ebedi cennetle ödüllendirildiklerini biliyordum. Hem ortada bir zulüm olmadığından, teorik olarak emindim. Rabbimin sonsuz merhametli olduğuna, Risale-i Nur’dan aldığım derslerle defalarca kez iman etmiştim. Bu noktada Bediüzzaman’ın “İmanı, ona bir emniyet-i tâmme verir” (1) diyerek yaptığı mü’min tarifini düşündüm ve i

Eski Yazılarım 3 (22.09.2015) (Kurban Bayramı)

Ne manası var İNEK KESMENİN? (22.09.2015) Bütün peygamberlerin en büyük iddiası ve öğretisi hep aynı olmuş… Dava hep aynı… La ilahe illallah… Nedir mesajı? “Her şeyi yoktan vara çıkaran, tek bir Zât… Hayatı veren O… Devam ettiren de O. Hayata lâzım tüm nimetleri yaratan da aynı Zât… Mutluluğu yaratan, üzüntüyü gideren O’ndan başkası olamaz… O’ndan başkasına ibadet edilemez, abd olunamaz… Ondan bağımsız olarak hiçbir şey sevilemez, kutsanamaz…” İmtihan dediğimiz, tevhîdden ibaret sanırım… Onca nimet ve bize emanet edilen her şeyi O’ndan bilip/bilmemek, O’nun için harcayıp/harcamamak, tevhid/şirk seçenekleriyle ilerliyor sınavımı z… Musa aleyhissalam da kavmi İsrailoğulları’na tevhîd mesajını getirmiş ve Mısır’da çok yaygın olan ineğe tapmak cahilliğinden onları kurtarmıştı. O’ndan başka Rezzak olmadığını, yeryüzündeki tüm canlıların rızıklarını ancak Rahman-ür Rahîm’in verdiğini öğretmişti kavmine… Tek mahbûbun O olduğunu, O’ndan başkasının kutsanamayacağını ve O’ndan başkasına

Eski Yazılarım 2 (16.09.2015) (Hawking'e Cahil Demek 2)

Resim
CESARETİN VAR MI HAWKİNG’E “CAHİL” DEMEYE? – 2 (16.09.2015) Bir Peygamber Mesleği: Maskeleri Düşürmek! Serinin ilk yazısını okumadan bu yazıyı okumanızı tavsiye etmiyoruz. (Bu yazı, yeni bir analiz içermeyip serinin ilk yazısına bir açıklama mahiyetinde kaldı. Yeni analiz içeren yazılar ise “Cesaretin Var mı Hawking’e “Cahil” Demeye?” serisi olarak ara ara devam edecek.) İlk yazıda Hawking’e cahil dememizden bazı okurlar rahatsız olmuş. Haklılık payları olabilir. Ben yazının genel akışından meselenin Hawking’in şahsı olmadığının anlaşılacağını düşünmüştüm. Gerçi pek çoğu için bu problem olmadı ve yazı beğeni aldı. Ancak daha pek çok yazıda Hawking’i yazılarıma konuk almayı düşündüğüm için derdimizin ne olduğunu net bir dille anlatmakta fayda var… Arkadaşlar, bu yazılarda konumuz, ilgilendiğimiz alan asla Hawking’in şahsı değil. Olamaz da. Biz fikirlerle uğraşıyoruz. Hawking bir sembol. Batı dünyasının “bilgin ve kültürlü” karizması yükleyerek gözümüzde putlaştırdığı adamlar

Eski Yazılarım 1 (02.09.2015) (Hawking'e Cahil Demek 1)

CESARETİN VAR MI HAWKİNG’E “CAHİL” DEMEYE? (02.09.2015) Batı’ya karşı en son Kurtuluş Savaşı’nı kazandık. Ancak oradan beri fikir ve ideoloji savaşında yaklaşık 100 yıldır kaybediyoruz. Düşünce tarzlarımızı asimilasyona uğrattılar.  Artık hayata ve birçok tanıma bizde Batılılar gibi bakıyoruz. Kur’anî bir bakış açısından fersah fersah uzak olduğumuz çok nokta var.  Bunun örneklerinden birisi de  “cahillik”  meselesi… Geçenlerde sosyal medyada ünlü bir zat bir yazısında  okuma yazma bilmeyenlerle  üniversite mezunlarının seçimlerde aynı oy değerine sahip olmalarından yakınıyordu. Yani “Dağdaki çobanla benim oyum nasıl bir olur?” demeye getiriyordu. Belki oy verme anlamında çoğumuz bu bakış açısına tepki koyuyoruz ama çoğumuzun kafasındaki “cahil” tanımı bu ünlüden farklı değil. Test edelim mi? Mesela şöyle bir soru gelse bize: “ Okuma yazma bilmeyen bir çoban mı daha cahildir? Yoksa Cambridge Üniversitesi’nden doktora almış, dünyaca ünlü bir fizik profesörü mü? ” Başka da hiçbir